Karabük Üniversitesi Rektör’ü Polat ve ekibinin Sosyal Medya’ya düşmüş bu fotoğrafı dudak uçuklattı

Bir yanda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sıkça misafir olduğu vatandaş sofrası, bir yanda Rektör Polat ve ekibinin iştah kabartan sofrası.

Bir süre önce sosyal medyada paylaşılan ancak daha sonra tepkiler üzerine kaldırıldığı tahmin edilen bir resim pes dedirtti.

Edindiğimiz bilgilere göre bu resim Karabük Üniversitesi heyetinin bizimde haber yaptığımız ve maliyetinin ne olduğunu sorguladığınız ancak hala cevaplanmayan Malezya gezisi dönüşü İstanbul’da çok ünlü bir restaurant da çekildiği tahmin ediliyor.

Karabük Üniversitesi Rektörü Polat’ın yanı sıra, Personel Daire Başkanı Lütfü Küm, Strateji Daire Kemal Özeken ve bazı dekanlar “bu sofra kuş sütü de var mı?” Diye insanın sorasının geldiği ziyafette!

Bu masanın masrafını Rektör Polat ya da ekibinden birisi kendi cebinden karşılamış ise, ya da Restaurant sahibi, hiçbir karşılık beklemeden bedava misafir etmiş ise neden paylaşılmıştı dan öte hiçbir sözümüz yok.

Ancak Karabük Üniversitesi’ne fatura edilmiş ise, en azından Hz Ömer adaletini hatırlatmak gerekir. Sonrasını ise kamuoyu vicdanına bırakmak lazım.

Bu resmi görünce insanın aklına ise Tevfik Fikret’in meşhur Han-ı Yağma şiiri geliveriyor.

Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır

Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;

Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!

Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...

 

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

 

Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir

Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?

Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!

Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...

 

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

 

Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say

Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,

Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;

Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...

 

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

 

Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar

Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.

Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.

Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...

 

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

 

Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını

Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini

Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.

Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...

 

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

 

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!

Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!

Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,

Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...

 

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!