Uzunca bir süredir Karabük'ün hava kirliliğini gündemde tutmaya devam eden Ak Parti Karabük il Disiplin kurulu başkanı Mustafa Çelenli bir türlü beklediği çözümü göremeyince sonunda rüyasında Cumhurbaskanımız Recep Tayyip Erdoğan'a dert yandı.

Mustafa Çelenli sosyal medya hesabından sık sık hava kirlilğini dile getirirken son o k gördüğü bir rüyayı takipçileri ile paylaştı.

Rüyasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ıda gördüğünü belirten Çelenli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın; “İnsanımızı zehirleyenler, Halkının derdi ile dertlenmeyenler bizden değildir. Dünyada da, ahirette de iki elim yakalarındadır” dediğini belirtti.

Çelenli, sosyal medya hesabından paylaştığı yazılar ile "Karabük'te zehir solumak istemiyorum, burada yaşayan insanlarında zehir solumasını istemiyorum." diyerek tepkisi ortaya koydu.

İşte Çelenli’nin sosyal medyada paylaştığı  o yazı;

"Gönlüm dilime dargın, dilim gönlüme.

Gönlüm duygularını anlatamadığı için kızarken dilime,

Dilim anlatamayacağı şeyleri düşündüğü için kızıyor gönlüme.

Ben bunları nasıl barıştıracağım diye düşündüm durdum dün akşam evde. Karabük’te insanların zehir solumasına rıza göstermeyen herkesin düşündüklerinin hepsini dilimin söylemek istememesine isyan etti durdu gönlüm. Neler geçti içimden neler. Düşündüklerimi dilim söylese beni tanıyanlar inanamazdı duyacaklarına. Gönlüm haksız değil dilime kızmakta ama dilim de ne yapsın aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık. Fabrika çalışsın diyoruz ama zehirlenmek de istemiyoruz. Ülkemizde de yüzlercesi var tertemiz çalışan fabrikaların. Sahipleri çevreye saygılı, insana saygılı, kendine saygılı. Karabük’te eksik olan ne? Öfkeli ve çelişkili duygularla gittim yatağa. Uzunca süre uyuyamadım. Ne zaman, nasıl kurtulacağım Allah’ım bu kabustan.  Face de paylaştığım resimler, yazdıklarıma duyarlı kardeşlerimin yorumunun etkisinden kurtulamadım saatlerce. Uykuda da bırakmadı gün boyu etkisinden kurtulamadığım duygular. Gece rüyada da bu konu ile uğraşmayayım mı? Rüyamda aklımı yitirmiş, kefeni giyip atmışım kendimi Kent Meydanı’na. Bir de baktım meydan dolu. Meğer Karabük’te ne kadar deli varmış benim gibi. Giymişler kefenleri, takmışlar maskeleri. Kameralar, basın mensupları. Herkes büyük bir merak ve heyecan içinde. Halktan duyan gelmiş, Kent Meydanı’nda yer yerinden oynuyor. Hakkımızı istiyoruz. Havamızı kirletmeyin. Zehirleniyoruz. Ölüyoruz. Nefes alamıyoruz, yaşamak istiyoruz sloganları Karabük semalarını inletiyor. Merak edip gelenler biz de yaşamak istiyoruz diyerek katılıyor kefenli delilere. Onlarca haber ajansı seferber olmuş. Olayın bu duruma geleceğini hiç beklemiyorduk. Konu Reise intikal etmez mi? Sebep olanların, susanların, görmeyenlerin, duymayanların, sorumluların, sorumsuzların, hepsinin etekleri tutuşmuş. Halkının zehirlenmesi karşısında, ne yaptıklarının hesabını Reise verme derdine düşmüşler. Reis hesap soruyor kükreyerek. Cevap vermek çok zor. Çok zorlanıyorlar. Kirlenen havanın sorumluları. Pis havada zehirlenmekten daha beter olmuşlar. Rüya bu ya, Meğer Reisin hışmı da çok çetinmiş. “İnsanımızı zehirleyenler, Halkının derdi ile dertlenmeyenler bizden değildir. Dünyada da, ahirette de iki elim yakalarındadır” diye haykırması ile fırlamışım uykudan. Saatlerce etkisinden kurtulamadım rüyamın. Buna ben sebep olmadım. Bir daha da uyuyamadım. Kalktım ve gördüğüm rüyayı sizlerle paylaşmak istedim. Hayırdır inşallah deyin. Hayra yorun rüyamı ne olur. Duygusallığıma verin. Kimseyi üzmek istemiyorum ama artık zehir solumaktan da kurtulmak istiyorum. Karabük’te yaşayan herkes de kurtulsun istiyorum."