Avukatlar günü nedeniyle Karabük Barosu tarafından düzenlenen törende konuşan Karabük Baro Başkanı Av. Rıdvan Erdoğan tabiri caiz ise açtı ağzını yumdu gözünü.

Ağır eleştirilerde bulunan Erdoğan’ın açıklamaları yalanır yutulur cinsten değil.

Başkan Erdoğan konuşmasındaTüm meslektaşlarının avukatlar haftasını kutlayarak söze başlayan Baro Başkanı Erdoğan yargı camiasının içinde bulunduğu durumu değerlendirerek şu görüşlere yer verdi “ Şahsım ve yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım adına tüm meslektaşlarımın Avukatlar Haftası’nı kutluyorum. 2018 yılı Avukatlar Haftası’nın meslek camiamız için, yargı camiası için hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle vefat etmiş olan, ebedi âleme göçmüş olan tüm meslek büyüklerimizi, meslektaşlarımızı saygıyla rahmetle anıyorum. 2018 yılının avukatlar haftasını kutladığımız bu günde meslek camiamızın ve yargı camiasının içinde bulunduğu durumu dile getirmeyi tarihe not düşmek adına önemli bir görev sayıyoruz. Yaşadığımız bugünkü süreçte yargı camiası o k büyük bir kaosun içindeyiz. Ülkemizde vatandaşlarımızın yargıya olan güveni maalesef günden güne azalmakta, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı noktasında çok büyük olumsuzluklar yaşanmakta, yargı erki içinde yer alan Avukatlar, Hâkimler ve Savcılar arasındaki ilişkiler günden güne bozulmaktadır. Bugün geldiğimiz noktada yargıda büyük bir yozlaşma ortaya çıkmıştır. Yargı alanında görev yapan pek çok kişide yargı bağımsızlığı bilinci maalesef yeterli seviyede değildir. Pek çok yargı mensubu yargı bağımsızlığını zedeleyen davranışlar içindedir. Bizler barolar ve avukatlar o k yargı bağımsızlığı mücadelesi verirken yargı mensuplarından gerekli desteği alamadığımız gibi maalesef pek çok yargı mensubu bizim bu mücadelemize kötü gözle bakmaktadır. Hâlbuki yargı bağımsızlığı tüm toplum kesimleri için, her siyasi görüşten vatandaşlarımız için çok önemli bir kavramdır. Bir ülkede yargı bağımsızlığı ortadan kalktığı zaman bundan tüm toplum kesimleri zarar görmektedir. Dünya tarihi bunun sayısız örnekleri ile doludur. Bu konuda kamuoyunda maalesef yanlış bir algı bulunmaktadır. Şunu açıklıkla ifade edelim ki; iktidar partisine mensup vatandaşlarımız için bağımsız yargının önemli olmadığını zannedenler büyük bir yanılgı içindedirler. Zira iktidar partisine mensup vatandaşlarımızın da adliyelerde işleri olmakta, onlarda adli makamlar ile muhatap olmaktadırlar. Her vatandaşımız gibi iktidar partisine mensup vatandaşlarımızda zaman zaman devlete karşı, vergi dairesine karşı, orman işletmesine karşı, demiryollarına karşı ve devletin pek çok kurumuna çeşitli mağduriyetlerden dolayı dava açmaktadırlar. Şayet bağımsız yargı ortadan kalkarsa bu vatandaşlarımızın devlete karşı açtıkları davalarda hakları nasıl korunacaktır? Yine ifade etmek gerekir ki; iktidar partisine mensup vatandaşlarımız çoğu zaman birbiri ile de mahkemelik olmaktadırlar. Örneğin iktidar partisine mensup bir işçi vatandaşımız yine iktidar partisine mensup bir işverene karşı iş kazasından dolayı dava açtığında şayet ülkede bağımsız bir yargı yok ise o işçi kardeşimizin hakkını kim koruyacaktır? Bağımsız yargı her siyasi kesimden yurttaşımız için gereklidir. Bu bakımdan barolar ve avukatlar o k bizler yargı bağımsız olsun derken bunu herkes için istiyoruz. İktidar partisine oy veren vatandaşlarımız da dâhil olmak üzere tüm toplum kesimleri için,  tüm halkımız için bağımsız yargıyı istiyoruz. Bu konudaki mücadelemizin ve sözlerimizin doğru anlaşılması gerekir. Bu konuda Barolarımıza ve Türkiye Barolar Birliğine de çok önemli görevler düşmektedir. Bağımsız yargıyı tüm toplum için istediğimizi,  bağımsız yargı ortadan kalktığında her vatandaşın bundan zarar göreceğini, iktidar partisine oy veren vatandaşlarımızın da bundan zarar göreceğini çeşitli örnekler vermek suretiyle gerekirse ev ev dolaşarak tüm vatandaşlarımıza anlatmalı ve onları ikna etmeliyiz. Bugün geldiğimiz noktada yargıdaki yozlaşmanın önlenmesi için köklü reform ihtiyaç bulunmaktadır. Ülkemizde öncelikle hukuk öğretiminin yeni baştan ele alınması gerekmektedir. Bir takım reformların yapılması ve kalitenin artırılması gerekmektedir. Son dönemde ülkemizde hukuk fakültelerinin sayısının olağanüstü şekilde artmıştır Bugün hiçbir altyapısı olmadan açılan onlarca hukuk fakültesinden mezun olan binlerce gencimiz gerekli bilgiyi ve donanımı elde etmeden, avukatlık, hâkimlik ve savcılık mesleğinin felsefi boyutunu ve derinliği kavrayamadan, birey olma bilincine ve bağımsızlık bilincine sahip olamadan, demokratik değerli özümseyemeden ve biat kültürünün etkilerinden kurtulamadan yargı camiasına ve meslek camiamıza dahil olmaktadırlar. Bu durum mesleğin ifası aşamasında çeşitli sıkıntı neden olmaktadır. Biat kültürüyle yetişen ve yargıda yuvalanan belli bir grubun neler yaptığını ve ülkemiz için nasıl bir fatura ortaya çıkardığını yakın geçmişte hep birlikte gördük. Bütün bunlardan ders alınması ve biat kültürünün tüm etkilerinin, yansımalarının yargıdan temizlenmesi gerekir. Bu noktada yargıdaki belli bir grubu tasfiye ederken benzer durumdaki başka yapıların önünün açılması asla kabul edilemez. Bu bağlamda ülkemizde hukuk öğretiminin yeniden ele alınarak içeriğinin zenginleştirilmesi, biat kültürünün tüm etkilerine karşı gençlerimizin gerekli donanıma sahip kılınmaları gerekir. Gençlerimizin demokratik değerleri benimsemeleri, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü prensibi, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı gibi kavramları ilköğretimden itibaren öğrenip içselleştirmelerinin mutlak surette sağlanması gerekir. Hukuk öğretiminin yeniden yapılandırılması konusunda Baroların ve TBB’nin görüşleri dikkate alınmak suretiyle bu çalışma yürütülmelidir. Bu bağlamda avukatlık mesleğine girişte sınav uygulaması da mutlaka getirilmeli, ayrıca staj eğitimi daha ciddi hale getirilerek içeriği zenginleştirilmelidir. “ dedi