Bu yıl altıncısı yapılacak Tasavvuf Anabilim Dalı Koordinasyon Toplantısı’nın içeriğini “Sosyoloji ve Tasavvuf” oluşturuyor. Yıllardır alanla ilgili eğitim ve yayın faaliyetlerinin geliştirilmesi, bilgi ve tecrübe paylaşımı, bilimsel yayın ve araştırma kalitesinin yükseltilmesini içeren başlıkların ele alındığı Tasavvuf Anabilim Dalı Koordinasyon Toplantısı’nda ilk kez sosyoloji ve tasavvuf bir araya geliyor.
Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi koordinesinde 30 Eylül - 1 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek toplantıda ayrıca “Toplumbilim/Sosyoloji ve Tasavvuf” çalıştayı da yapılacak.
İki gün sürecek koordinasyon toplantısına yurt içindeki farklı üniversitelerden yaklaşık yüz akademisyenin katılması bekleniyor. Diğer yandan tasavvuf gibi spesifik bir alandaki koordinasyon toplantısına yirmi civarında sosyoloji akademisyeni de katkı verecek.

FETÖ YAĞMASI DA TARTIŞILACAK
Çalıştay esnasında; “Sosyoloji ve tasavvuf disiplinlerinde kaynak, metodoloji, yöntem ve yönelimler, Anadolu’da ilk tasavvuf zümreleşmeleri ve Anadolu’nun hamuru, toplumsal dönüşüm ve mutasavvıflar, tarihten günümüze tarikatların kendini ifade etme araçları, kent kültür ve sufi, müstakil tarikat tasavvurlarındaki algı incelemeleri: Mevlevilik ve Bektaşilik araştırmalarının popüler ağırlığı, tasavvuf literatürü ve FETÖ yağması” gibi başlıkların tartışılması bekleniyor.

KARABÜK VE SAFRANBOLU TANITILACAK
Koordinasyon toplantısına tasavvuf akademisyenleri dışında ilk defa sosyologlar davet edilmiş olup, her sunum iki müzakereci tarafından değerlendirilecek. Sonrasında ise diğer akademisyenlerin tartışmaya katılması, katkı sağlaması istenecek. Bütün metinler toplantı ve çalıştay sonunda yayımlanacak. Toplantı sonunda farklı üniversitelerden gelen akademisyenlerle Safranbolu gezisi yapılacak ve böylece söz konusu toplantı ve çalıştay sebebiyle akademik çevrelere Karabük ve Safranbolu’nun bir kez daha tanıtılmasına fırsat sağlanmış olacak.

GENÇ AKADEMİSYENLERE
YENİ ÇALIŞMA ALANLARI DOĞACAK

Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer konuyla ilgili yaptığı açıklamada genç akademisyenlere, kentlileşen ve değişen Türk toplumunun ihtiyaçları doğrultusunda yeni çalışma alanları ve ufuklar açılmasının arzulandığını ifade etti.
Yücer ayrıca “Toplantı içeriğinin ‘Sosyoloji ve Tasavvuf’ o k belirlenmesiyle her iki ilim dalının buluştuğu, kesiştiği, ayrıştığı veya çatıştığı alanlarının ortaya çıkarılması, birbirinin metodolojisinden ya da kaynaklarından istifade imkânlarının araştırılması, her iki alana ait akademisyenlerin kendi metodolojilerinden istifade ile karşılıklı çalışmalarının değerlendirilmesi hedeflenmiştir.” şeklinde konuştu.

SOSYOLOJİ VE TASAVVUF KAVRAMLARI
Prof. Dr. Hür Mahmut Yücer, sosyoloji ve tasavvuf kavramlarına da değinerek şunları kaydetti: “Bilindiği gibi sosyoloji reel olandan hareketle toplum hakkında açıklama ve izahlarda bulunur. Bu izahları esnasında işin içine siyaset ve ideoloji karışabildiğinden olan ile olması istenen arası flulaştığı görülür. Acaba yirmi sene sonraki doğu toplumları şu şekilde olacak denildiğinde sosyal-bilimsel bir gerçeklik mi tespit edilmiş olmaktadır yoksa olması istenen politika gereği bir komut mu verilmiş olmaktadır. Anadolu’nun en önemli inşa edici fikri damarını oluşturan tasavvuf ise malzemesini tarihten ve kitabi olandan almakta, ahlâkî, estetik ve normatif kavramsallaştırmalarla önce insanı sonra onun üzerinden toplumu ıslaha yönelmektedir.
Sosyoloji değişme, bütünleşme, ayrışma, çatışma, tabakalaşma ve benzeri kavramlar üzerinden içinde yaşanılan toplumu izah etmeye çalışırken, tasavvuf (ahlaki fıkıh) sadece insan üzerinden birleştirme hedefine yönelik usul ve uygulamaları araştırmakta ve açıklamaktadır.”