“ 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün,  kadınlarımız için, ülkemiz için, tüm insanlık için kutlu olmasını diliyorum. Bugün geldiğimiz noktada hem ülkemizde hem dünyada  kadın- erkek eşitliği konusunda istenilen seviyeye  gelememiş durumdayız . Bugün maalesef kadınımızın sosyal, siyasal ve ekonomik hayattan dışlanmasına yönelik bazı gayretler, bazı çabalar dikkati çekmektedir. Bu gelişmeye  paralel o k kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet olaylarında da  önemli ölçüde tırmanış meydana gelmiştir. Ülkemizde sorumluluk makamındaki pek çok kişinin, bir takım siyasetçilerin, TV ekranlarında boy gösteren bir takım şahsiyetlerin, kadını aşağılayan söz ve davranışları kadına yönelen şiddeti tetiklemektedir. Bu tür söylem ve davranışlar kadına şiddet uygulayanlar için psikolojik alt yapı oluşturmaktadır. Bu konuda televizyon ekranlarında yapılan tartışmalar ve sarf edilen sözler önemli rol oynamaktadır. Bizler şuna inanıyoruz ki, kadının özgür olmadığı bir ülkede erkeklerde asla ve asla özgür değildir. Kadının özgür olmadığı bir ülkede gerçek manada demokrasi, ,hukuk ve adalette yoktur. Kadınlarımızın eşitliği ve özgürlüğü için verilen mücadele aslında toplumumuzun bütününün özgürleşmesi için verilen mücadeledir. Şunu da unutmamalıyız ki ülkemizde kadın düşmanı çevreler çok sinsice tuzaklar hazırlayarak kadınlarımızı kendi saflarına çekmeye çalışmaktadırlar. Bugün ülkemizde ve dünyada kadını aşağılayan, kadını yok sayan oluşumları ve hareketleri incelediğimizde maalesef bunların içinde çok sayıda kadınımızın da olduğunu görmekteyiz. Bu durum mücadelenin ne denli zor olduğunu da ortaya koymaktadır. Buradan siyasi iktidara ve siyaset kurumuna çağrımız, kadın düşmanı oluşum karşı mücadele bayrağının daha da yükseltilmesi, kararlılıkla etkin tedbirlerin alınmasıdır. Bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını  ve ilgili tüm kurumları daha etkin, daha ciddi tedbirler almaya çağırıyoruz. TV ekranlarına çıkarak, medyaya çıkarak, kadınımızı aşağılayan, kadınımızı cinsel  obje o k gösteren, kadınlarımıza ve çocuklarımıza yönelik cinsel saldırı zemin hazırlayan sapık ve çarpık düşünceli kişilere karşı etkili kararlı önlemler alınmasını talep ediyoruz. Bizler Karabük Barosu o k bu konuda gereken mücadeleyi sonuna kadar yürüteceğiz. Önümüzdeki dönemde Karabük’ te ve ülke genelinde bu tür davaların takipçisi olacağız. Kadınımızın özgürleşmesi için, ülkemizde gerçek bir demokrasinin kurulması, hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması için tüm gücümüzü ortaya koyacağız. Kadın Hakları Kurulumuz ilerleyen süreçte daha aktif  olacak, kadınlarımızı toplumumuzu aydınlatan faaliyetlerde bulunacaktır” dedi.