DUMANLI KENTİN PUSLU ÇOCUKLARI... Tanıdık bir slogan değil mi? Yıllarca söyledik durduk. Arabalarımızın arka camlarına yazdık. Karabük ve Karabüklüler ile özdeşleşti bu söz. Demir Çelik fabrikamızın dumanını, başarıdan başarıya koşan şanlı Karabükspor’un yağmur çamur destekçisi çocuklarını birleştirmişti bu slogan. Dumanlı Kentin Puslu Çocukları. Onlar için öncelik Puslu Karabükleri idi. Karabük'ün insanları idi. Kapatılan fabrikası için hayatı durduran insanların birbirini sahiplenişliği idi. Son yıllarda bir şeyler değişir oldu. Bu kent özünü yitirir oldu. Kentin dumanı azalsın, pus kalksın diye uğraştık da bu kentin çocuklarındaki sahiplenişlik de kaybolup gitsin istemedik ki. Karabüklülük tutkusu yok olsun demedik ki. Hep beraber görüp yaşamadık mı? Karabükspor'un bu hallere düşmesinde kimlerin payı var? Dün bura getirip baş tacı ettiğimiz dışardan gelenler değil mi? Bakıyoruz, umutlanıyoruz tam kent yine eski parlak günlerine geri dönecek, yine birileri ortaya çıkıveriyor. Tam 21 Yıl sonra bu kentin bağrından bir delikanlı çıkmış, her şeyi göze almış. Özü, kuruluşu, nüvesi bu kentte olan Özçelik-İş Sendikası'na genel başkan adayı olmuş. Sağdan, soldan, bir sürü STK lar dan çığ gibi destek açıklamaları başlamış. Ziyaretler güç ve moral kaynağı olmuş. Hah şimdi top yekûn destek oluyor, kartopu gibi büyüyor derken içimizden birileri ne hikmetse, bu yörenin çocuğunun karşısındaki adayın reklamını yapar olmuş. Recep Akyel bu yarışı kaybeder ise çok mu mutlu olacaksınız? Gidin bakın bakalım başka bir kent olsa aynı durumda o kentin yerel medyası buna müsaade eder mi? Zerre kadar hem şehri ruhundan gedik verir mi? Demek ki bu kentin dumanı dağılırken Puslu Çocuklarına da bir şeyler olmuş. "Dumanlı Kentin Pussuz" çocukları da olmuş!