Kardemir A.Ş.’de yönetim kurulu başkanlığında yaşanan değişiklik kamuoyunda en ufak bir şaşkınlık yaratmadı. Çünkü zaten beklenen buydu. “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” misali aylardır kent gündeminde ara ara ısıtılmaya başlanmıştı. İsmail Demir’in görevi bırakması, Muhammed Ali Oflaz’ın koltuğa oturması sadece bir şirket içi rotasyon değil; Karabük’ün nabzını tutan herkesin önceden sezdiği bir gelişmeydi.
Demir’in göreve geldiği günden bu yana şehirle ve siyasetle yeterince kuramadığı bağ, sokaklarda sık sık dillendiriliyordu. Karabük gibi sanayisi ve siyaseti birbirine geçmiş bir şehirde, şirketin başındaki ismin şehirle uyum içinde olmaması her zaman riskliydi. İddialar o ki, Demir, bizzat Cumhurbaşkanı’na kadar şikâyet konusu yapılmıştı. Bu söylentilerin dolaştığı bir ortamda, onun koltuğunu koruması zaten zordu.
Ancak işin sadece siyaset ve şehir boyutu yok. İsmail Demir’in yönetimindeki Kardemir, finansal anlamda da parlak bir tablo ortaya koyamadı. Şirketin zarar ettiği dönemler, kamuoyunda yönetimin performansına dönük eleştirileri artırdı. Buna karşılık önceki yönetim kurulu başkanı ve şu an ki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar döneminde Kardemir’in sürekli kâr açıklaması, bugün yaşanan değişikliğin perde arkasını anlamak açısından kritik. Zira Bayraktar’ın ekibi hem üretim süreçlerinde hem de finansal yönetimde çok daha aktif ve sonuç odaklı bir görüntü çizdi.
Yeni yönetim kurulu başkanı Oflaz’ın atanması da bu çerçevede okunmalı. Kendisi önceki dönemden bu yana yönetim kurulunun içinde ve sürecin tanığıydı. Ancak asıl dikkat çeken, yönetim kuruluna yeni atanan ismin Enerji Bakanlığı’ndan gelmesi ve Oflaz’ın da Bakan Bayraktar’ın yol arkadaşlarından biri olması. Bu durum, Kardemir üzerinde Bayraktar’ın etkisinin yeniden ve daha da güçlendiği yorumlarını beraberinde getiriyor.
Burada sorulması gereken soru şu: Kardemir sadece bir sanayi şirketi mi, yoksa siyasetin Karabük üzerindeki en stratejik enstrümanı mı? Bu tartışma yıllardır var ama bugün çok daha görünür hale geldi. Zira Kardemir’in yönetiminde yaşanan her değişiklik, sadece şirketin değil, şehrin sosyo-ekonomik dokusunu da şekillendiriyor.
Kamuoyunun bu gelişmeye şaşırmaması önemli bir işaret. Çünkü Karabük sokaklarında konuşulanlar artık yönetim katlarına çok çabuk yansıyor. Şirketin başındaki isim, sadece üretim ve finansal başarılarla değil; şehirle kurduğu bağlarla da ayakta kalabiliyor. Demir’in düşüşü, bu dengeyi kuramamanın en somut örneği oldu.
Şimdi gözler yeni dönemde Oflaz’ın nasıl bir yol haritası çizeceğinde. Kardemir’in Karabük halkıyla yeniden güçlü bir bağ kurması, siyasetin gölgesinde değil; şehrin ihtiyaçlarıyla ve sürdürülebilir kâr politikalarıyla uyumlu bir şekilde yol alması gerekiyor. Aksi halde isimler değişir ama sorunlar değişmez.