Son günlerde bir oyun oynanmaya başladı. Kaynağı belli bir oyun. Bizde gülerek izliyoruz. Hani bizim ilkokulda oynadığımız oyunlar gibi!

“Yağ satarım bal satarım ustam ölmüş bal satarım”

İyi de sen satamıyorsun ki! Ustan, usul, erkan, ahkam, paylaşım, had, hak, hukuk bilirdi. Bunları iyi öğrenmemişsin herhalde ki satamıyorsun. Ne yapsan olmuyor. O bir denge idi. Amca idi. Paylaşır idi. Akıl verirdi. Yol gösterirdi. Herkes ticaret aklını ondan sorar idi. Halkın içinde idi. Kapısı ardına kadar açık idi. Hırsın o kadar aklının önüne geçmiş, gözünü bürümüş ki önünü bile göremez olmuşsun.

Şimdi birkaç gündür bir tiyatro dur gidiyor.

İnsan parayı sever misin diye sorarsan, kim sevmem diyebilir Allah aşkına! TBMM Başkanlığı dâhil devletin iki numarasına kadar yükselmiş bir insan. Her türlü yetki ve görevi görmüş, yaşamış. Tecrübe dolu bir insan. Hangi görev tevdi edilse hakkıyla yapabilecek bir devlet adamı. Kim itiraz edebilir! Şimdi Kardemir Yönetim Kurulu Başkanı Olmalı diyorsunuz. Cemiyetteki bazı İnsan hayır denmeyecek, cevabı belli bir soru soruyorsunuz. Sonra da kendinizce, bilinen cevap üzerinden, bak bu da böyle diyor diye algı operasyonu oynuyorsunuz. İnsan bak bak diyorsunuz! Peki Kendisine sordunuz mu? Fikrini aldınız mı? Biz görüştük, konuştuk, sorduk. Detayı özelimizdir. Ancak biz hiç de sizin algı ile pompalamaya çalıştığınızı duymadık, hissetmedik. Üstelik geçmiş yıllarda Genel Merkez koridorlarında duyulan yüksek volümlü sesler iddiaları bir anda hafızamızdan çıkıp geliverdi. Bilenler iyi bilir! Ben buradan yazmayayım. Bilenler bilmeyenlere anlatıversin!

Ya peki bir sonraki hamleniz?

Görüş aldıığınız insana dönüp, eee madem açıklama yaptınız hadi bir imza atın şu yazının altına mı diyeceksiniz? Aynı 2017 de olduğu gibi! Olmaz, yetmez Sayın Cumhurbaşkanı’na bizatihi talebimizi iletelim mi diyeceksiniz? Olmaz ya! Hadi randevu gerçekleşti. Sayın Recep Tayyip Erdoğan gelin bakalım dedi. Sayın Cumhurbaşkanı eline dosyayı alıp, orada şu soruları soruverirse ne cevap vereceksiniz? “İyi de siz haksız usulsüz hisse takası yapmışsınız. Geri verdiniz mi? Şirket yönetimindeki gücünüzü kullanıp akaryakıt satmışsınız. Nakliye lojistik yapmışsınız. Cevher işleri var. Kütük var. İkinci sınıf profil var! Kılından tüyünden ticaret var! Bunlardan vaz geçtiniz mi? Hakkınızda iki tane aklanmayan genel kurul kararı var. Suç duyuruları var. Devam eden mahkemeler var. Bunlardan aklandınız mı? Davalar bitti mi" derse! Önündeki dosyayı okuyuverirse ne olacak? Bu sorular karşısında ne diyeceksiniz? Giden heyete dönüp, siz ne diyorsunuz, yalan mı bu raporlar diye sorarsa heyet ne cevap verecek! Hayal dünyasında gezmeye devam edin beyler. Dürbüne tersten bakarsan her şeyi küçük görürsün. Şu cep telefonunun kamerasını çevir de kendini değil dünyayı gör. 2017 yılının tam bu zamanlarında oynadığın ayak oyunlarının farklı versiyonlarını yine oynama gayretindesin de! Hani geçen bir yazımda dediğim gibi;

YEMEZLER

Köprünün altından çook sular geçti. Çevir çevir dürbüne düzgün bak bakalım karşıda ne görünüyor? Ankara’dan, İstanbul’dan hatta Amerika’dan nasıl görünüyor? Külliye’den bak, Maliye’den bak, Varlık fonundan bak, MASAK’tan bak, Savunma sanayiinden bak, Filyos liman ve vadi projesinden bak! Bak bak, iyi bak. Ne görüyorsun? İlkokulda oynanan yağ satarım benzeri oyun benziyor mu? Ben gördüğümü diyeyim. Profesyonellik, milli strateji, ulus rası ekonomi ve dengeler, Türk Ticaret Kanunu, özel şirket, herkesin hisse gücü, yurt dışı yatırımcılar ... Yörenin insanı algısını sık kullanmaya çalışıyorsun ya!

Bu cümleden bir iki tavsiye de bulunayım.

Doğru bir şeyler yapmak istiyor musun? Önce 2017 de yaptığın, mahkeme kararında belirtildiği gibi usulsüz takas ettiğin hisseleri geri ver. Sonra hırsların için zamanın başbakanına kadar gidip Şirketi bu nokta getirdiğin için bir özür yayınla. Hatta bunları bir kaç gün sonra yapılacak, ertelenmesine sebep olduğun mali genel kurulda dile getir. Hissedar anlat!

AKLAN

Sonra da hisse gücün ne ise seçimli genel kurulda aday ol. Yeterli hisse ve desteğin varsa yönetime girersin. Vazgeç bu tür ilkokul oyunlarını oynamaktan. Yoksa Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olursun. Sonra maazallah sağlığın da bozulur. Deme di deme! Haaa son bir hatırlatma daha! Müslümanız Elhamdülillah. Kul hakkı, ilahi hesap ve adalet, bunları bilir inanırız. Geçmiş yıllardan başlayarak şöyle bir helalleş! Zira kimsenin bir dakika sonrasına nefes alma garantisi yok. Öbür dünyanın hesabı çooook ağır çoook. Yüce Kitabımız Kuran öyle diyor. İnanmıyorsan Oku, bak. Bildiklerimiz, duyduklarımız bir yana, son günlerde öyle şeyler anlatıyorlar ki...!