Çıkmış bir şehir eşkıyası meydanı boş buldukça, kale alınmadıkça, adam yerine konulmadıkça kenti iyice tiyatroya çevirdi. Oynanan tiyatroyu izlemekten vazgeçip bu şaklabana dur demenin de zamanı gelmedi mi? Arada sırada aybaşısı tutan bu şaklabanın son günlerde yine sancısı tutmuş. Bızalacı inek gibi böğürüp duruyor. Kendisini hem yasa koyucu yerine koymuş, hem hâkim hem savcı olmuş, en ala avukat gibi kendi çıkarı için karar vermiş, doğru bu, uygulayın diyor. Emri vaki yapmaya yeltenecek kadar cüretkâr! Kime diyor; Devletin bölgemizdeki Valilerine! Karabük, Zonguldak, Bartın, Bolu Kastamonu, Düzce Valilerine. Kime Diyor; Adaleti, hakkı hukuku tesis edecek Değerli Savcılarımıza, Hakimlerimize. Kime Diyor; Şehirdeki Belediye Başkanlarına. Kime diyor; Siyasete, toplum kuruluş yetkililerine. Aman Allahım nasıl bir üslup! Sinir, azar, hakaret, tehdit, gözdağı! Açıklarınız var. Kelpetenleyecem, kırbaçlayacam diyecek kadar kudurmuş, gözü dönmüş! Salyalar akıyor, köpükler saçıyor! Hayatını iki şey üzerine kurmuş! Ne ahlak, ne şeref, ne haysiyet, ne insanlık, ne izan, hepsini bir kenara atmış bu kuduz  şaklaban, artık dumura uğramış beyni ile yine bize aklınca hakaretler etmiş. Zavallının zaten yapabildiği tek ve gerçek zanaati de bu. Derdi bizim sağduyumuzu, sakinliğimizi, hukuka saygımızı kaybettirmek. Eşimizin dostumuzun, sevenlerimizin, çoluk çocuğumuzun sabrını zorlamak. Aslında en kolayı bu da! Biz yüce Türk Adaletine güveniyoruz. Devletimizin hâkimine, savcısına, Valisine, Emniyetine inanıyoruz. Şimdi yine dostlarım bana diyecek; Biz sana adam yerine koyma cevap bile verme demedik mi. Onun ne mal olduğu herkes biliyor demedik mi. Diyecekler de, özür diliyorum hepsinden. Ancak artık bardağı taşırdı. Devletimin yetkililerine seslenmem gerekiyor. Sayın Valim, Sayın Başsavcım, Sayın Ağır ceza Reisim, Sayın Emniyet Müdürüm, Sayın Baro Başkanım, Sayın Siyasi Parti İl Başkanlarım, Sayın STK Başkanlarım, Sizlere sesleniyorum: Bu kentte Türkiye Cumhuriyeti kanunları geçerli değil mi? Bu kenti gazeteci kimliğini kendine siper eden, şehir eşkıyasına bürünmüş bir şaklaban mı yönetiyor? Kimin ne yapacağının emri bu hokkabazdan mı çıkıyor? Bu kenti artık modası geçmiş, kendin çal kendin oyna TV si ile esir mi almış? Bu kadar mı korku salmış! Mayfa mı olmuş! Şehir eşkıyası olmuş! Bu şaklabana ne kadar daha tahammül göstereceksiniz? Ne kadar daha suskun kalacaksınız? Ana muhalefet partisi il başkanına çabuk gel buraya, bir daha gidecek misin oraya diyecek kadar cüreti nereden buluyor! İç işleri Bakanı Süleyman Soylu daha geçenlerde bu tür adam acımayın. Gereğini yapın. Ben sorumluluğunu alıyorum talimatı vermedi mi? Muayenesi geçmiş arabasına ceza yazan polisi şikâyet etmek için akşamın geç bir vakti devletin en üst yetkilerini arayacak kadar cesareti nereden buluyor? Zonguldak’da makam korumaları bunun tavırlarını yemeyip önce gerekli dersi vermedi mi? Sonra basın kartını almadılar mı? Adaletin temeli aksi yargı kararı ile sabit olana kadar herkes suçsuz değil mi? Sosyal Medya canlı yayını ne zaman suç oldu? Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu, Gazeteci Cüneyt Özdemir, Süleyman Özışık gibi binlerce örneği sosyal medyadan, Facebook tan, Youtube den canlı yayın yapmıyor mu? Dünyadaki 2 milyardan fazla insan, sizler gibi aynı şeyi yapmıyor mu? Devletin yetkilileri bu insanları görmüyor mu? Neymiş haber amaçlı canlı yayın olmayacakmış. Rektör, Vali, Belediye Başkanı vs yetkililer ile sohbet olmayacakmış. Çicek böcek olacakmış!  Kanunun neresinde yazıyor bu? Gören bilen okuyan var mı? Karabük Belediye Başkanının “Eğer bu canlı yayınlar suç ise işleyen burada devlet gelir alır”  sözleri gibi diyebilecek başka kimse yok mu? KİGMED Başkanı kadar “Ne bağırıp çağırıyorsun. Doğrusu bu. Milleti kandırıp, rahatsız edip durma” diyecek cesaretli yok mu? Bizde biliyoruz bir internet sitesi açıp oradan düzenli planlı yayın yapmak istersen buna lisans alman gerekir. Adına dijital tv yada web tv deniyor. Gittik, inceledik, gördük, inşallah hazırlıklarını da yapıyoruz. Her seferinde söylüyoruz. Biz web tv değiliz. Biz bir internet haber sitesiyiz. Hem de En üst sıradan, milyonların okuduğu. Bizim zaman zaman sosyal medyamızdan, youtube ve facebook sayfalarımızdan, yeri geldikçe yaptığımız yayınların web tv yasası ile hiçbir ilgisi olmadığını ilkokul mezunları bile biliyor.   Aslında bu şaklabanın derdi başka. Bittiğinin farkında. Uzatmaları ne kadar oynasam kar dır diyor. Nasılsa kimse bir şey demiyor, aman benden uzak dursun diyor. O zaman bende esip gürleyeyim. Yukarıdan, aşağıya, önüme gelene, bağırıp çağırayım. Ağzıma geleni, canımın istediğini, istediğime söyleyeyim. Yazayım çizeyim. Ben ne dersem yapsınlar. Ağamsın paşamsın desinler. Her ay benim kasayı doldursunlar. Sonra düşünmüş bana bir malzeme lazım demiş, adına da uydu parası koymuş. Bu ay 90 bin ödedik. Ver Allahım ver, her ay ver. 10 bin dolar lazım. Yahu bir Allahın kulu var mı şu 10 bin dolarlık faturayı gören! Peki Türksat ın hiç faturasını gören var mı? Sayın Valim Karabük halkı adına siz görün bari! Hani ucuz frekans dağıtanlardan kiralanmış olmasın? Son günlerde bir de 30 kişilik ekipten bahsediyor ya! Kendini güçlü göstermek için. Şimdi SGK il müdürlüğüne soruyorum. Son bir kaç ayda sigorta bildirgesinde 30 kişi var mı? Hadi insaflı davranayım 25 çalışan var mı? Yoksa müfettişlerinize suç duyurusunda bulunuyorum. Bu 30 kişi den sigortasız çalışanlar var? Yoksa kendini yüksekten göstermek için şaklabanın her zaman başvurduğu yalanlardan mı? Bize inanmıyorsanız bu Şaklabanı Küresel Gazeteciler Cemiyeti Başkanına bir sorun. Sorun sorun bak neler diyor. Bilmeyenlere veririm numarasını! Saygıdeğer kamuoyu, sevgili yetkililer! Bu şaklaban sosyal yardım derneği, darül aceze filan mı işletiyor. Devletin bir çok kurumu da dahil, büyük ticari ve sanayi kuruluşları neden on binlerce lirayı veriyorsunuz? Nihayetinde ömrünü tamamlamış özel bir ticarethane değil mi? Binlerce benzeri ömrünü tamamladığı için, karlı olmadığı için kapanıp çekildiler. Hatta bir kısmı dijital web tv ye döndü bile. Onca variyeti ve maddi imkânlarına rağmen Karabük Belediye Başkanı yerel tv sini kapatmadı mı? Ticareten bittiğini, teknolojinin arkasında kaldığını anlayalı kaç yıl oldu hiç mi farkında değilsiniz?   Karabük’ün siz değerli yetkililerini daha 10 ay evvel benim de kurucularından olduğum KİGMED Karabük İnternet Gazetecileri Derneği’nin 20 ocaktaki gecesinde ağırlamadık mı? Bizler yeri, yurdu, açık künyesi, vergi kaydı, sigortalı çalışanı olduğumuzu beyan etmedik mi? Diğer internet haber sitelerinin de buna uyması konusunda gayret göstereceğimizi söylemedik mi? Bizim de bir an önce internet habercilik yasasının çıkmasını istediğimizi ifade etmedik mi? Sizler takdir edip alkışlayıp desteklemediniz mi? Şimdi Dernek Başkanımız son günlerdeki gelişmelerden rahatsız olmuş açıklama yapma ihtiyacı duymuş. Deneyimli ve mevzuatı bilen bir gazeteci o k doğrusunu anlatmış. Aman Allah’ım sen misin bunları yazan! Yine zavallı şaklaban yapabildiği tek şey olan hakarete sığınmış. Ne yapacaktı haksızlık karşısında susacak mıydı? Meslektaşını, yönetim arkadaşını senin sıkça sattıkların gibi satacak mıydı? Yahu senin bu memlekette kavga etmediğin, hakaret etmediğin kaç gazeteci kaldı. Meşhur kullan at taktiğini kullanmadığın kim kaldı?  Şimdi kendine yeni kurbanlar mı peşindesin? Bak şaklaban bu sözlerimi iyi oku! Saygıdeğer kamuoyu, Bu memleket yakın zamanda, çamur gibi değil, pırıl pırıl tv ye, teknolojinin getirdiği bir web tv ye kavuşacak. Gazeteciliği, anında haberi, dağ başından bile canlı yayını görecek. Mahallesinde, köyünde, yamacında, derdinde, sorununda, düğününde, sevincinde bu web tv yi hep bulacak. Her an elinde. Ekrana bir dokunuş kadar yanında. Bu saatten sonra, hem bana, hem devletin yetkililerine geçmiş tekiler de dahil bütün bu hakaret sözlerini, yazılarını CİMER’e, Adalet Bakanlığı’na, İç işleri Bakanlığı’na, Cumhurbaşkanlığı makamına ulaştırmak için her yolu deneyeceğim. Bu tehdit ve hakaretlerin cezasını muhakkak çekeceksin. Hak aramanın yolu adalettir. Hukuktur. Ona buna saldırmak, hakaret etmek, azarlamak, bağırıp çağırmak değildir. Devletimin Valisinin, Devletimin Emniyet Müdürünün, Devletimin Başsavcısının Sana daha fazla müsamaha, hoşgörü ve sabır göstermeyeceğine inancım tamdır. Yahu sen ne kadar ahlak, adap, hatır, vefa yoksunu bir asalak şaklabansın ki, yıllarca sana destek olan,  sırtından, sayesinde servetler edindiğin, kapıları açtığın, habersiz adını kullanmaktan bile çekinmediğin yöremizin yetiştirdiği devlet adamını günü geldi paylaştığın resim ile sözüm ona tehdit etmeye kalktın! Sonrada çark edip kaldırdın. Yazık sana be yazık sadece bu hallere düşmene acıyorum. Altın yere düşmek ile değerinden kaybetmeyeceği gibi O hakaretlerin de bizden bir şey kaybettirmez. Ama sana teneke demek bile tenekeye hakaret olur. Olsa olsa lağım çukuru olur.