Güç Alanlar Güç Katanlar İnsanoğlu çoğaldıkça yaşamın düzenlenmesinde yönetimlere ve STK' ihtiyaç duymuştur. İçerisinde siyasi partilerinde dahil olduğu Sivil Toplum Kuruluşları oluşturdukları yönetimlerle ilgi alanı içerisindeki insanları yönetmeye devam etmektedirler. Gerek siyasi partilerin, gerek çeşitli derneklerin, sendikaların ve diğer STK’ların şöyle geçmişleri bir analiz edildiğinde ilginç iki tane kavram ile karşılaşılır. Güç Alanlar, Güç Katanlar Öyle yöneticiler gelmiş ki, bilgisi, becerisi, etkileşimi, cesareti, sürükleyiciliği gibi birçok hasleti üzerinde taşımıştır. Hafızalar biraz yoklandığında hemen akıl gelir Onlar. Devletleri, Kentleri, Partileri, Dernekleri, Sendikaları, hatta ve hatta Şirketleri yöneten bu insanların döneminde, başarı, istikrar, bolluk, huzur, üye, toplum, halk mutluluğu had safhaya çıkmıştır. Yoklayın hafızalarınızı sizde birçok ismi sayıvereceksiniz. Bu tür insanlar Güç Katanlar diye tanımlanır. Bir de tam tersine Güç Alanlar diye tanımlanan gurup vardır. Yukarıda sayılan hiçbir özelliği yoktur aslında bu tür insanların. Bir fırsatını bulup ince bir manevra ile sızı vermiştir o yönetimlere.  Para, Şan, Şöhret, Güç vs edinebilmek için siyaset yaparlar, derneklerde, yönetimlerde yer alırlar. Onlar için asıl hedef kendi çıkarlarıdır. Öncelikleri bitmek bilmeyen ihtiras ve hırslarıdır. Temsil ettiği kitlenin aslında onlar için hiçbir hükmü yoktur. Sadece emellerine ulaşabilmek için o kitleyi kullanırlar. Yalan, Dolan, Entrika, Baskı, Güç Gösterisi, vs onların en büyük silahlarıdır. Ne zaman ki toplumlar bu türden insan inanıp, partileri, dernekleri, sendikaları, ülkeleri, şehirleri yönetme yetkisi vermişler ise başlarına gelmedik kalmamıştır. Ülkeler yıkılmış, şehirler gelişimsiz, partiler etkisiz, dernekler cılız ve etkisiz, insanlar mutsuz, üyeler umutsuz hale gelmiştir. O kadar çok ki etrafımızda bu tür insanlar dediğinizi duyar gibiyim. İsimler bile fısıldamaya başladınız. İşte sihirli anahtar kelime Liyakat, Güç Alanlar ile Güç Katanlar arasındaki turnusol kâğıdı. Toplumun gözü kulağı görevi verilen basın ne zaman bu tür insanları dile getirse, yaptıklarını ortaya dökse hani nerede ise başına gelmeyen kalmaz. Ama liyakat ile bu görevi yapma gayretindeki basın mensupları her şeye rağmen yılmadan yazmaya, söylemeye, anlatmaya devam eder