Safranbolu'da Osmanlının İzleri

Safranbolu’da yaklaşık 220 yıl önce yapılan bazı yapılar görkemleriyle yerli ve yabancı misafirlerin ilgisini çekiyor. Sadrazam İzzet Mehmet Paşa, 222 yıl önce "Safranbolu’da herkesin cebine bir saat koyacağım" diyerek 1797’de "Kule" o k adlandırılan tepeye saat kulesi yaptırıp, İngiltere’den getirttiği saati yerleştirdi. Safranbolu Saat Kulesi, Türkiye’de bulunan saat kulelerinden çalışır durumda olan ve içine çıkılabilen en eski saat kulesi olma özelliği taşırıyor. 12 metre yüksekliğinde taş duvarlı, mahya çatılı yalın bir yapı o k her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Araştırmacı yazar Aytekin Kuş yaptığı açıklamada, İzzet Mehmet Paşa’nın Karabük’ün Zobran köyünden Baltacı Ali Ağa’nın oğlu olduğunu söyledi. İzzet Mehmet Paşa’nın saraya girdikten sonra sürekli yükseldiğini, 1794-1798 yılları arasında Padişah 3. Selim’in sadrazamlığını yaptığını ifade eden Kuş, "Kendisi fevkalade bilgili, temiz karakterli devlet büyüğüdür. Safranbolu’yu da unutmuyor. Önce 1796 tarihinde kendi ismiyle bilinen İzzet Mehmet Paşa Camii’ni yaptırıyor. Safranbolu’ya İncekaya Su Kemeri'nin bulunduğu noktadan içme suyu getirmek suretiyle şehrin içerisinde günümüze kadar 100’e yakın çeşmenin bu sudan yararlanıp halkın suyla buluşmasını, kavuşmasını sağlıyor" dedi. Safranbolu içerisinde bazı vakıf dükkanlarının da İzzet Mehmet Paşa’ya ait olduğunu aktaran Kuş, şunları kaydetti: "Pempeci dükkanı ve diğer eserleri var. Öte yandan kütüphanesi de görkemli, özellikle Safranbolu’ya armağan etti, bir satır Farsça, bir satır Arapça Kur’an-ı Kerim çok ünlü. Sadrazam İzzet Mehmet Paşa bu göreve gelmeden önce Mısır valiliğinde bulunuyor. Daha sonra Anadolu beylerbeyi oluyor. Yeğeni Ali Ragıp Bey ile Salih Bey’e bu şehir bölümünün Bağlar’a taşınması konusunda girişim başlatıyor. 1794 tarihinde ’Paşapınarı’ dediğimiz Kışla Caddesi üzerindeki çeşmeyi ve yanına cami tasarlıyor. Çeşme gerçekleşiyor fakat orası Müslüman halk tarafından iskan edilmediği için camiden vazgeçiliyor ve buraya yapılıyor. Bu caminin döneminin en güzel eserlerinden bir tanesi olduğunu söyleyebiliriz. Altından dere geçer, derenin üzerine yapılmıştır. Minarenin kürsüsü ve avlu derenin üzerine kurulmuş olan kemerler üzerine yapılmıştır."