Küresel ölçekte mevsimlerde değişim, doğal olarak ülkemizi ve yöremizi de etkiliyor. Aşırı sıcaklar, yağmayan yağmurlar, su kaynaklarındaki azalma, kuraklık sonrası etkisini evlerimizdeki musluklardan akan suya kadar göstermeye başladı.
Karabük ve Safranbolu’nun en önemli su kaynaklarından birisi de, yıllar önce devreye alınmış, birlikte kullanım için protokoller yapılmış, bir düzen oluşturulmuş Karasu su kaynağı.
Karabük Belediyesi, bu yaz merkezde artan su ihtiyacına istinaden zaman zaman Karasu kaynağından gelen suyu arıtmadan geçirme yerine, klor ve kireçli de olsa direkt şehre vererek çözüm bulmaya çalışıyor. Bu arada bir süredir şehirdeki su şebekelerinde ciddi çalışmalar yaparak eskimiş, patlamış boruları değiştiriyor.
Safranbolu’da ise birkaç yıldır çoğalarak devam eden yaz aylarındaki su sıkıntısı, şu günlerde had safhaya ulaştı. Başta Yazıköy olmak üzere üst üste yapılan villalar, bireysel yapılan sondajlar, kamu tarafından açılan kuyularda kurumalara neden olmaya başladığı bir süredir dile getiriliyor. Nüfusu ile yeni adı 15 Temmuz Mahallesi hâline gelmiş bölgede yaşayanlar, isyan edercesine Safranbolu Belediyesi’nden çözüm istiyor. Toplantılarda sert tartışmalar ve eleştiriler oluyor.
15 Temmuz Mahallesi şurada dursun, bir süredir ilçenin her bölgesinde “Su yok, ne zaman gelecek?” feryat figanları sosyal medyalarda almış başını gidiyor.
Tam bu noktada Karasu kaynağı meselesi hortlayıverdi. Safranbolu Belediyesi, çareyi “Karasu’dan yeteri kadar su gelmiyor” gerekçesinde buluverdi.
Karabük Belediyesi ise yapılan eleştiriler ile ilgili, kendi payına düşen kısmına kurumsal olarak bir açıklama yaptı: “Siyaset yapmayın, işinize bakın. Kaçaklarınız had safhada, onları engelleyin. Depolarınız küçük, yeni depolar yapın.” şeklinde tatlı sert bir cevap verdi.
Ancak Safranbolu Belediyesi adına, Başkan Elif Köse imzalı basına yapılan son açıklama bence siyasete ve bürokrasiye bomba gibi düştü: “DSİ Genel Müdürlüğü, Kastamonu Bölge Müdürlüğü, Karabük Belediyesi bir araya geldik. Suyumuzu vermeye başladılar. Suyumuzu verdikleri müddetçe Safranbolu susuz kalmaz.” minvalinden bir açıklama! Bu açıklama, siyaseten hem AK Parti’yi, hem Karabük Belediyesi’ni, hem de iktidarın göreve getirdiği DSİ Bölge Müdürü’nü, susuzluktan kıvranan Safranbolu halkının adeta önüne atıverdi.
Bugün görüştüğüm DSİ Bölge Müdürü Yasin Devrim, paylaşımdan gece haberi olduğunu ve son derece rahatsız olduğunu ifade etti. Devrim, yanıltıcı bilgiler olduğunu ve bu konuda kısa süre içerisinde basın üzerinden kamuoyuna bir açıklama yapacağını söyledi.
Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ise, yaptığım görüşmede, “İlk günden beri söylüyorum. Su üzerinden siyaset yapmak istemiyorum. Beceriksizliklerini siyasetle örtbas etmek isteyenlerle boş tartışmalar yapmak istemiyorum. Belediyemiz zaten bir açıklama yaptı. Gerçek şu ki, DSİ Karasu ana kaynak deposuna gittik. Kapı kilitliydi. DSİ yetkilileri kırıp açtı. Gördüğümüz manzara; Safranbolu’ya giden vanaların bir kısmı kapalı. Kapatılma gerekçesi de Safranbolu’daki belediyeye ait su depoları küçük. Dolunca taşmalar oluyor. Belediye de depolarda taşma olmasın diye vanaları kapatmış. Bunu oradaki herkes gördü.” şeklinde bir bilgi aktardı.
Şimdi buradan, “Su!” diye feryat eden Safranbolu halkına bir açıklama yapılması zorunluluğu ortaya çıktı. Safranbolu Belediyesi, su konusunda son 7 yılda ne yaptı?
Nüfus artarken yeni su kuyuları oluşturdu mu?
Safranbolu’da kaçak su oranı yüzde kırk-elli gibi gerçekten yüksek oranlarda mı?
Bu kaçakların giderilmesi noktasında ne kadar altyapı çalışması yapıldı?
15 Temmuz Mahallesi’nin feryadlarına karşılık su konusunda ne tür çalışmalar yapıldı?
Safranbolu Belediyesi, bu ve buna benzer soruların cevapları ile Safranbolu halkını ikna edemezse, son siyasi açıklaması bumerang gibi kendine dönebilir!
Hülasa, daha çok su kaldırır gibi görünüyor bu mesele!