Karabük geçtiğimiz bir hafta boyunca tarihinin en korkunç yangınını yaşadı. Tam söndü derken bir yenisi, o da sönüyor derken bir başkası… Sürekli yüreklerimizi ağzımıza getirdi. Son Aladağ eteklerinde başlayan yangın insan üstü çaba ile bir gecede söndürülemeseydi bugün neyi konuşuyoruz u hayal bile etmek istemiyorum.
Valisi, Milletvekilleri, Belediye Başkanları ve yardımcıları, Belediye, Üniversite, Kardemir, Umke, Orman ve Afad çalışanları, güvenlik güçleri, muhtarlar, gönüllüler, STK lar, iş insanları, velhasıl topyekün bir mücadele ile, şükür yangını söndürdük. Rabbim bir daha böyle bir felaket yaşatmasın.
AKILDA KALANLAR
Böyle bir mücadelenin içerisinde yaşanan, yaşandığı iddia edilen, belki de uzun süre akıllardan çıkmayacak birçok nokta da elbette uzun süre unutulmayacak.
Yöremizin ağabeyi Mehmet Ali Şahin’in, bölgemizin her iki bakanı, İbrahim Yumaklı ile Yılmaz Tunç’un dakika dakika gelişmeleri takip etmesi, ihtiyaçların anında sağlanması noktasındaki hassasiyetleri, gelen 20 civarı yangın söndürme helikopteri ve uçağı, teşekkürü elbette hak edecektir.
Karabük Milletvekilleri Ali Keskinkılıç ve Cem Şahin’in günlerce,
Koltuk üstü bir iki saat uyku ile yangın yerinden hiç ayrılmayışları,
Yanan alanlardaki söndürme çalışmalarını sürekli yakından takip etmeleri,
Zaman zaman yönlendirmeleri,
Yüzlerindeki is ve karayı umursamayışları,
Son ateş sönene kadar sahada olmaları hafızalardan gitmeyecektir.
Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya’nın
En ön sırada söndürme çalışmalarının içinde yer alması,
Boşaltılan köylerde avazı çıktığı kadar unutulmuş insan araması,
Yangından bitap düşmüş serçeye su verişi,
Evi yanan köylüye merak etme daha iyisini yaparız diyerek şehremin şefkati ile sarılışı,
Ovacık’taki yangın tam söndü denilirken Aladağ’dan gelen haber üzerine jet hızı ile gittiği yangın alanını görünce ki üzüntüsü, çok kolay unutulmayacaktır.
Eskipazar Belediye Başkanı Serkan Civa’nın uyarılara rağmen bir köylünün saman bağlıyorum derken tarlayı ve yan tarlaları tutuşturması üzerine gittiği yangın bölgesindeki sert çıkışı ve sözleri kulaklarda çınlayacaktır.
Yenice Belediye Başkanı Sertaş Karakaş’ın yangın bölgesinde çalışanlara elleri ile yemek dağıtışı elbette örnek olacaktır.
İl Başkanı Ferhat Salt her zaman ki gibi ekibinin başındaydı.
Siyasi partilerin il başkan ve yöneticileri desteklerini esirgemediler.
İl Jandarma Komutanı İsmail Gökçek, Ercan Üsteğmen ve canı gönülden sahada olan diğer askerlerimiz gönüllerde olmaya devam edeceklerdir. Ancak Aladağ yangını sırasında yol kontrolü yapan bir kadrolu asker ile Orman Bölge Müdürü ve Belediye Başkanı’nın geçişi sırasında burada yazmayacağım yaşanan olayda çürük elma misali olacaktır.
Yangın alanında mobil klinik açan espressolap ve veterinerlerimizin yangından etkilenen hayvanlara uzattıkları şefkat eli takdir edilecektir.
Eczanelerimizden gönderilen merhem vb ilaçlar birlikteliğimizin gücüne örnek olacaktır.
Kentteki birçok yemek ve gıda firmasının kendi imkanları ile yada araçları olanlar ile hiçbir ücret beklemeden yangın alanında çalışanlara dağıttıkları yemek, su vs kadirşinaslıklarını pekiştirecektir.
Traktörlerin arkasına takılmış yüzlerce su tankı ile kenarda durmayan köylülerimiz, kendi su motorlarını gölet kenarlarında su çekmeye getiren vatandaşlarımız birlikteliğin timsali olacaktır.
Türkiye’nin nerede ise her kentinden, resmi ya da özel kuruluşlardan, itfaiye, arasöz, iş makinaları ile gelen, can hıraş mücadele eden personelin cesareti hep bilinecektir. Hele arasöz üzerinde kılınan namaz görüntüsü belleklerden çıkmayacaktır.
Ulusal kanallardan gelen birçok gazetecinin ve ajans muhabirlerinin güvenli alanlardan canlı bağlantılarda yangın haberi geçmesi yanında, yerel medya dan Kazım Yılmaz’ın yangın alanının içlerine kadar girerek yaptığı sosyal medya canlı yayınları ile vatandaşlara bilgi ve görüntü aktarma çabası örnek olacak ve hatırda kalacaktır. Bunun yanında canlı yayın sırasında elinde kamera ile düşen ve kaburgalarını inciten İHA bölge müdürü Yasin Erdem’e de bir kez daha geçmiş olsun demeden geçmemek gerekir.
Bu arada Orman Genel Müdürü’nün yangının ancak 4. günü kente uğradığı eleştirileri gibi, kulağımıza gelen bazı olumsuzlukları da bu kadar güzelliği bozmamak adına yazmamayı yeğledik.
YANGINLARI ENGELLEYEBİLİRMİYDİK!
Aslında bu konuda yazılacak çok şey var belki ayrı bir yazı konusu yapılabilir. Ancak eksikliklerin oldukça fazla olduğu aşikâr. Ülkede deprem ile ilgili kurum ve kuruluşlar sürekli çalışmalar yapıp şurada toplanacak, şunlar şu işi yapacak, bunlar bu işi yapacak şeklinde kâğıt üzeri de olsa zaman zaman çalışmalar yapılıyor.
Ovacık ormanlarının topografik yapısı belli idi. Bir yangın anında kim nerede gidecek? Nasıl organize olunacak? Dışarıdan takviye geldiğinde kim onları organize edecek? Hangi bölgede çıktığında nereden direk müdahale edilecek? Bu ve benzeri soruların çok da iyi çalışılmadığı bu yangında sanki ortaya çıktı gibi. Bir gerçek şu ki, yaz mevsimi geldiğinde ormanlara girişi yasakladık demek ile tedbir alınmış olmuyor! Birkaç orman muhafaza memuru istihdam etmek yerine orman içinin dron vb yeni teknolojiler ile sürekli gözlenmesi gerekiyor. Her kim olur ise olsun yasak mevsimde orman içerisine girmiş insaların tespit edilip hiçbir iltimas yapılmadan en ağır şekilde cezalandırılması gerekiyor.
Mehmet Ali Şahin’in bastırarak yaptırdığı Hatipoğlu göleti gibi, Aladağ’a ve diğer riskli alanlara göletlerin yapılması gerekiyordu.
Yanı başımızdaki Sarıçiçek, Yenice ve Eskipazar ormanları göz önüne alınarak yaşadığımız felaket bir ders görülüp derhal çok hızlı yeni tedbirlerin alınması gerekiyor.
Umarım hepimize ders olmuştur!