KİTABIN ORTASINDAN Pek âdetim değildir kitabın ortasından yazmaya başlamak. Ancak bazen gerekiyor işte! Zaman zaman konuşur ya da duyarsınız da, Vizyon nedir bilir misiniz? Vizyon kelimesi, görünüm, ülkü, sağgörü, ileri görüş manalarına gelir. Günümüzün klasik lafı, Vizyon-Misyon işte bu kelimelerin ne kadar önemli olduğunu İstanbul’da bir kez daha görmüş olduk, Her yıl biraz daha geriye giden Cumhuriyet kentinin bu sözlere ne kadar uzak kaldığını bir kez daha canlı yaşadık. Pandemi yılları sonrası Karabüklüleri İstanbul’da buluşturalım, kaynaşalım, bilmeyenlere tanıtalım babından Maltepe sahil etkinlik alanında buluşuverelim denmiş.

Amaç ne?

Valla biz düzenlenen etkinlikte hani bir amaç gördük desek yalan söylemiş oluruz. Yapılmış olmak için yapılmış misali. Meşhur söz var ya! …., birbirini ağırlar diye, noktaları siz dolduruverin.

Olması gereken amaç neydi?

Karabük’ü İstanbul’da tanıtmak. İstanbul’daki Karabüklüleri bir araya getirmek. İstanbul’da yaşayan Karabüklüleri kentin Vali, Milletvekilleri, Belediye Başkanları ve üst yöneticileri ile bir araya getirmek. Bu kentin yetiştirdiği, kendi alanında söz sahibi olmuş değerlerini Başta İstanbul’da yaşayan Karabüklüler olmak üzere, diğer yerlerden gelenler ile bir araya getirmek. İl ve ilçeleri ile Karabük’ün marka ürün ve firmalarını tanıtmak, gurbettekiler ile buluşturmak. Asıl amaç böyle olmalıydı değil mi?

Peki ne oldu?

Milletvekilleri günü birlik açılışa katılıp ortadan kayboldu. Kentin Valisi açılış günü hariç arada şöyle bir uğrayıverdi. Karabük Belediye Başkanı ve ilçe Belediye Başkanları ha keza ilk gün hariç ortalıkta pek görünmedi. Eskipazar Belediye Başkanı Hüseyin Dönmez hariç. Karabük’ün yetiştirdiği kaç değer oraya geldi, ya da gelmesi sağlandı? Valla benim bildiğim bir iki. Üç olmadı. Peki firmalar? Lokum imalatçılarımız niye yoktu? Elli Yıllık Bağlar gazozu neden yoktu? Üç tane sucuk imalatçımız neden yoktu da, onların yerine bilmem nerenin sucukçusu orada stant açtı! Bilmem nereden gelmiş insanlar, Safranbolu peyniri, kaşarı tereyağı diye ürün sattı! Safranbolu bükmesi, kapalı pidesi yerine niye cağ kebap reklamı yapıldı! Eh bunca yok bir araya gelince tabii Karabüklülerde olmayıverdi. Akılda tek kalıveren zırt pırt kulak patlatan davul zurna sesi. Yazsak daha çok NİYE ler varda, anlayan olur mu bilmem! Kentin Valisi canlı yayında kendi konuşmasını tüm Karabüklülere izlettiren Kentinin Televizyon Kanalı Derin Tv’ye teşekkür etmeyi bile unutur ise sanırım söylenecek çok da söz olmasa gerek!

Ya kim Sorumlu?

Bizim hayata bakışımız her zaman bardağın dolu tarafından bakmak olmuştur. Bir, sıfır dan her zaman iyidir. Ancak on, yüz, bin, onbin, ,... elbette bir den çok daha iyidir. Karabük Dernekler Federasyonu Başkanı Cevdet Akay’a İstanbul etkinlik alanından yaptığımız canlı yayında sorduk. Eksiklikleri dile getirmeye çalıştık. “Babam uzun süredir yoğun bakımda. Onun ile ilgileniyorum. Etkinliğe yeteri kadar vakit ayıramadım.” Sözü bizim için yeterli bir mazeretti. Anne, Baba her şeyin üzerindedir. Başkan sözünün devamında, Biz Karabük’te Vali Bey ile toplantı yaptık. Vali Bey biz Karabük ayağını hallederiz. Siz İstanbul tarafına bakın dedi. İstanbul kısmını ise komitedeki arkadaşlarımız ellerinden geleni yapmaya çalıştılar şeklinde söyledi. Doğru ise o zaman yukarıdaki Karabük ile ilgili oluşan hayal kırıklıklarının tamamının sebep ve gerekçelerini Sayın Valimize sormak gerekmez mi? Karabüklüler günlerinin standında mesela neden Safranbolu’nun rakibi Beypazarı vardı. Siz gezmediniz mi? Gezdiğinizde fark etmediniz mi? sormak gerekmez mi? Yazsak sayfalarca daha sürer gider de, hani Kitabın ortasından dedik ya. Vizyon misyon meselesi bunlar. Yıllar öncesinin sosyal hayatta parmak ile gösterilen kentinden nerede ise kasabaya dönmüş akşamları in cin top oynanan bir kent. Bütün yazı geçip, okulların açılmasına ramak kala iki ana noktasında adeta kente girilmez çıkılmaz hale getirilen .şehir! Niye mi? Niye sini bir ara detaylı yazacağım elbet. Ancak mevcut iyiler, gelen iyiler, bir bir bu kenti terk edip gidiyor ise, NİYE sini siz düşünün! İyiler bir bir gidince kalanlar ile ancak bu kadar oluyor demeye dilim varmıyor! Kitabın ortasından bir daha yazarım elbet. O zaman anlatırım sebep sonuçları. Yazının sonunda ben teşekkürü unutmayayım. Biz teşekkür ederiz Bolulu Ramazan Çelik. Varol. Sezarın  hakkını sezara verdiğin için. Derin Tv'yi unutmadığın için. Yüzbinlerce takipçin olan sosyal medyanda yayınlarımızı paylaştığın için.