VURUN ABALIYA!

Gün olmuyor ki bir mala ya da hizmete zam geldiği haberini almayalım. İğneden ipliğe, kuaförden araba tamirine fiyatlar aldı başını yürüdü. Ne duran var ne de dur diyen!

Pandemi ile başlayan ekonomideki bozulma usul usul kendini göstermeye başlamıştı. Ancak özellikle son bir, bir buçuk yılda nerede ise kontrolden çıkmış kamyon gibi, yokuştan aşağı tam gaz gidiyor.

Bir bardak çay 20-30 TL ler den, bir fincan kahve 50 TL ler den, kuaförlerin ağırlığı hizmet olan işlerini 2.000-3.000 liralardan yaptığı bir döneme geldik. 2 yıl önce 800 TL ye aracınızın bakımını yaptırırken şimdi servisler 6 bin, 7 bin gibi rakamları ister hale gelmiş. Arabaya kasko yaptırmak nerede ise hayal olmuş. Ev fiyatları 300 bin TL lerden 3 Milyon liralara, bin lira olan kiralar 10 bin liralara gelmiş dayanmış.  Rakamlar mal ve hizmetlerin hepsinde üç aşağı beş yukarı aynı.

Sanki bir el geldi tüm fiyatları on ile çarptı yani ona katladı.

Üreticiler girdi maliyetleri arttıkça, satış maliyetlerinin üzerine koyup satmaya başladılar.

Zira al sat yapanlar, aldıklarına zam geldikçe zammı satış fiyatının üzerine koyup satmaya başladılar.

Sendikalar, birazda 14 Mayıs seçimlerini kullanıp asgari ücret ile birlikte çalışan ücretlerinin artmasını sağladılar.

Yine memurlar seçimlerin gölgesinde bir buçuk yıl öncesine göre nerede ise maaşlarını üçe katladılar.

Olan ise her zaman olduğu gibi yine dar gelirlilere oldu. Genel bakış ile de Nihai tüketicilere oldu. Zira aldığı mal ya da hizmeti tüketiyor. O kime yansıtsın!

Olanların en büyüğü ne yazık ki emeklilere, dul ve yetimlere oldu. Zira onların sendikası yok. Var olan dernek yönetimlere yan gel Osman koltuk koruma derdinde. Ama az değil 16 milyon emekli. Nerede ise seçimlerde oy kullanan seçmenin % 30 a yakını. Meclis koltuklarını dolduran birçok partinin aldığı oylardan fazla.

Bunun bir de azımsanmayacak sayıda yanlarında yaşayan işsiz çocukları, hatta torunları.

Vurun abalıya misali gelen vuruyor giden vuruyor.

Bu sefer başka. Bu sefer son 30-40 yıl ile kıyas yapılamayacak duruma varmak üzere.

Rahmetli Özal’ın orta direği adeta çatır çatır çatladı. Nerede ise yıkıldı yıkılıyor.  Birilerinin bu gerçeği görüp bir an önce tedbir alması gerekiyor.

Zira yoksulluk beraberinde hırsızlığı, haksızlığı, yolsuzluğu, fuhuşu, uyuşturucuyu, çeteyi, gücü yeten gücü yeteni getirir.

Aslında en cahilinin bile günümüzde anladığı çok basit iki sihirli kelime var.

Akaryakıt-Döviz

Bunları dizginlerseniz hayat normal seyrine hızlı bir şekilde döner.

Niye, niçin, neden dizginlenmiyor, dizginlenemiyor bunun yorumunu da çok bilen ekonomistlere bırakalım.

Dedik ya kolayı var.

Vurun abalıya