Birleşmiş Milletler (BM) desteğiyle yayımlanan yeni bir iklim raporu, dünya genelinde yaşanan kuraklıkların şiddet ve sıklığında dramatik bir artış olduğunu ortaya koydu. Rapora göre Türkiye, 2030 yılı itibarıyla ciddi bir kuraklık kriziyle karşı karşıya kalma riski en yüksek ülkeler arasında yer alıyor. Uzmanlar, bu durumun yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutlarda da yıkıcı sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulunuyor.
Akdeniz havzasına özel bir bölüm ayrılan rapor, bu bölgeyi iklim değişikliğinin ana merkezlerinden biri olarak değerlendiriyor. Özellikle yağış miktarındaki düşüş ve sıcaklıklardaki artış, kuraklığı artık olağanüstü bir durum olmaktan çıkarıp bölgenin yeni normali hâline getiriyor.
Türkiye, kuraklıkla en çok yüzleşecek ülkelerden
Raporda, İspanya, Fas ve Türkiye üçlüsü üzerinden Akdeniz ikliminde kuraklık eğilimleri mercek altına alınırken, Türkiye’nin durumu dikkat çekici bir tablo çiziyor. “Türkiye yarı kurak bir ülke ve toprakları parçalanmaya çok yatkın. Ülkenin yüzde 88’i çölleşme riskiyle karşı karşıya,” ifadeleri raporda yer aldı.
2050 yılına kadar Türkiye’de ortalama sıcaklıkların 2-3 derece, 2100 yılına kadar ise 4-5 derece artması bekleniyor. Bu artış, suya erişimde yüzde 15’e varan azalma anlamına geliyor. Aynı süreçte yağış miktarının yüzde 30 oranında düşeceği öngörülüyor.
Tarım ve nüfus tehlike altında
Türkiye’deki su kaynaklarının yaklaşık yüzde 75’i tarımsal sulamada kullanılıyor. Kuraklık ve sıcaklık artışı nedeniyle bu alanların önemli kısmı tehdit altına girerken, nüfusun ve tarım arazilerinin yüzde 80’inin 5 yıl içinde doğrudan kuraklık riskiyle karşı karşıya kalacağı ifade ediliyor.
2023 yılında yaşanan kuraklık hâlâ tarımsal üretim üzerinde olumsuz etkilerini sürdürüyor. 2025 yılının Ocak ayı ise son 24 yılın en kurak Ocak ayı olarak kayıtlara geçti. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi, ortalama yağışının yalnızca yüzde 6’sını alabildi.
2030’da “su fakiri” olabiliriz
Türkiye, 2019 yılında OECD tarafından “su stresi yaşayan ülkeler” arasında sınıflandırılmıştı. Ancak bu yeni rapor, ülkenin 2030’da “su fakiri” ülke kategorisine gerileyebileceği uyarısını da içeriyor. Bu durum, tarım, içme suyu, enerji üretimi gibi hayati alanlarda büyük bir kırılganlık anlamına geliyor.
Raporun sonunda, Türkiye’ye yönelik net bir uyarı yer alıyor:
“Kuraklıkla mücadele için yalnızca mevcut su kaynaklarını verimli kullanmak yetmez, aynı zamanda yeni ve sürdürülebilir kaynaklara yönelmek şart. Altyapı yatırımları artırılmalı, su tasarrufu politikalı hale getirilmeli.”
Küresel iklim krizinin en sıcak cephelerinden biri hâline gelen Akdeniz'de, Türkiye için zaman daralıyor. Uzmanlar, suyun geleceğin petrolü olacağı gerçeğine dikkat çekerek, suyun yönetimi ve korunmasının artık bir güvenlik meselesi olarak ele alınması gerektiğini vurguluyor.