8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü dolayısıyla Karabük Barosu Kadın Hakları Kurulu tarafından Kent Meydanı Atatürk Anıtında Çelenk Sunma töreni gerçekleştirildi.  Çelenk Sunumunun ardından Saygı Duruşu ve Basın Açıklaması yapıldı. Programa Karabük Barosuna mensup avukatlar ile vatandaşlar katıldı. Çelenk Sunumu ve Saygı Duruşunun ardından ilk konuşmayı yapan Karabük Barosu Başkanı Av. Rıdvan Erdoğan ülkemizde kadınların sosyal, siyasal ve ekonomik yaşamda istenilen noktada olmadığını söyledi. Baro Başkanı Erdoğan şu görüşleri ifade etti. “Bugün maalesef ülkemizde kadınlarımız iş hayatında, sosyal, siyasal ve ekonomik alanda istenilen noktada değildir. Son dönemde kadınlarımıza yönelen şiddet olaylarında ve kadın cinayetlerinin sayısında inanılmaz artışlar meydana gelmiştir. Bu gelişmenin nedenleri üzerinde hep beraber düşünmek ve sorgulamak zorundayız.

"Kadınların Aşağılanması Tarihsel Kimliğimizle Bağdaşması Mümkün Değildir"

Kadının aşağılanması, yok sayılması ve ikinci sınıf insan muamelesi görmesi gibi olguların bizim kültür değerlerimizle ve tarihsel kimliğimizle bağdaşması asla mümkün değildir. Zira Türk Milletinin bilinen 5000 yıllık tarihsel sürecini incelediğimizde Orta Asya’dan itibaren kadınlarımızın devlet yönetiminde, askerlikte ve sosyal hayatta söz sahibi olduklarını , hatta bazı dönemlerde erkeklerin de önüne geçtiklerini görmekteyiz. Buna ilişkin tarihimizde çok sayıda örnek vardır. Tarihimiz böyle iken günümüzde kadınlarımızın iş hayatından , sosyal ve siyasal hayattan dışlanması düşünülemez. Kadınlarımızı her alanda çok daha ileri nokta taşımak için var gücümüzle çalışmak zorundayız. Kadınlarımızın iş hayatında, sosyal ve siyasal süreçlerde daha fazla yer alması için gereken yasal düzenlemeler acilen yapılmalı, fiili engeller kaldırılmalıdır.

"Kadınların Özgür Olmadığı Ülkede Erkeklerde Asla Özgür Değildir"

Kadının özgürleşmesi ve ileri gitmesi, ülkenin topyekûn ilerlemesini sağlar. Kadının özgür olmadığı bir ülkede erkeklerde asla özgür değildir. Kadınlarımızın eşitliği ve özgürlüğü için verilen mücadele aslında toplumumuzun tamamının özgürleşmesi ve ilerlemesi için verilmektedir. Büyük Atatürk’ün dediği gibi; bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı iken, o cismin diğer yarısının göklere yükselmesi mümkün değildir. Bizler Karabük Barosu o k bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada daima kadınlarımızın yanında olacağız. Baro yönetimi o k Kadın Hakları Kurulundaki arkadaşlarımızla birlikte Karabük’te ve ülkemizin her yanında kadınlarımıza yönelen şiddet olaylarını ve haksızlıkları yakın takibe alacağız. Yetişebildiğimiz her yerde bunların karşısına çıkarak müdahil olacağız.” Baro Başkanı Erdoğan’ın konuşmasından sonra Karabük Barosu Kadın Hakları Kurulu Sözcüsü Av.Harika Kavsa ise şu görüşlere yer verildi. “8 Mart günü; ailede, toplumda, siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda eşitliğin sağlanması, emeğin sömürüsünün ve ayrımcılığın sonlandırılması, kadının insan haklarının ihlal edilmesinin önlenmesi için; eğitim, kültür, ekonomi ve hukuk alanlarında gerekli çalışmaların yapılması taleplerini yükselttiğimiz mücadele ve dayanışma günümüzdür. Bu nedenle kadın mücadelesi aynı zamanda eşitliğin, özgürlüğün ve demokrasinin mücadelesidir.

"Ülkemizde Kadın Cinayetlerinin Önlenememesini Endişeyle İzliyoruz"

Bugün gelinen noktada; fırsat eşitliğinin sağlanmaması nedeniyle kadınlarımız eğitim haklarından yoksun kalmakta. İstihdam olanaklarından yararlanamamakta; yönetim ve karar alma mekanizmalarında yeterince yer alamamaktadırlar. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadına yönelik ayrımcılığa, şiddete neden olmaktadır. Ülkemizde kadın cinayetlerinin önlenememesini, tam tersi artarak devam etmesini endişeyle izliyoruz. Kadına yönelik şiddet, cinayet ve istismar artışlarının nedeni yasaların ve cezaların yetersizliği değildir. Kadını eşit ve özgür bir birey o k görmeyen zihniyetin beslendiği, güç aldığı sosyal ve kültürel ortamın sorgulanması yapılmadan, ortadan kaldırılmadan kadının insan haklarının ihlallerinin önlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle ülkemizde, aile içinden başlayarak kamusal alana yayılan ve cinsiyet ayrımcılığına, eşitsizliğine neden olan politikaların sonlandırılması gerekmektedir. Kadınları toplumsal hayatın dışına iten ayrımcı ve cinsiyetçi politikalardan vazgeçilerek, kadını sadece ailenin bir parçası o k gören, özgür birey olduğunu kabul etmeyen kültürel anlayış değiştirilmelidir. Kadının eşit ve özgür birey olmasını sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi tarihsel ve kültürel hiçbir gerekçe ile engellenmemelidir. Kadınların siyasal, sosyal ve ekonomik alanda eşit o k yer almasını sağlayacak toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları samimiyetle uygulanmalıdır. Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca cinsiyet temelinde ayrımcılık yapmayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinde kadının eşit ve özgür bir birey olduğu, devletin tüm kurum ve kuruluşlarınca içselleştirilmeli ve kadın haklarına aykırı hiçbir söylem ve eyleme izin verilmemelidir.

"İstanbul Sözleşmesinin Eksiksiz O k Uygulanması Sağlanmalıdır"

Kadınların yaşam haklarının güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasaya yönelik tartışmalardan vazgeçilmelidir. 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesinin eksiksiz o k uygulanması sağlanmalıdır. Hak savunucusu o k bizler; uzun mücadeleler sonucunda elde edinilmiş Kadın Hakları kazanımlarından vazgeçilmesine yönelik her türlü girişime karşı, kadının insan hakları mücadelemizi dünden daha büyük bir inanç ve dayanışmayla sürdürme kararlılığındayız. Karabük Barosu Kadın Hakları Kurulu o k; Cumhuriyet Devrimleri ve Kadın Mücadelesi sonucunda elde edilen kadın hak ve kazanımlarından kayba neden olacak her türlü zihniyetin, söylemin ve girişimin karşısında olacağımızı, kadına karşı ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının eşit ve özgür bir birey o k var olduğu, kadının insan haklarının ihlal edilmediği, barışın, özgürlüğün, demokrasinin sağlandığı bir Türkiye ve Dünya için; kadın haklarının teminatı olan Atatürk Devrimlerine ve Laik Cumhuriyetimize bağlılıkla, mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi kamuoyuyla saygılarımızla paylaşıyoruz.”